26 Şubat 2011 Cumartesi

Duygusal Zeka EQ (Emotional Quotient)

Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran entelektüel zeka (IQ), 21. yüzyılda kendine güçlü bir rakip buldu: EQ... Bir çok bilim insanının kabul ettiği gibi topluma uyum sağlamış başarılı bir kişi olabilmenin koşulu artık kişinin hem entelektüel zekaya (IQ) hem de duygusal zekaya (EQ) sahip olmasından geçiyor. Peki EQ nedir ve neden önemlidir?

EQ hem kişisel ilişkilerde hem de iş ilişkilerinde, kişinin kendi duygularını ve diğer insanların hissettiklerini algılayabilme, tanımlayabilme, duygularını kullanarak kendini motive edebilme ve yönlendirebilme kapasitesine sahip olmasıdır. IQ, kavramaya ilişkin kapasiteyi ölçerken, EQ akademik zekanın destekleyicisi olan yeteneği tanımlamaktadır. Daha memnun müşteriler ve daha huzurlu bir çalışma ortamı için, EQ'nun temel ilkelerinin iş yaşamına uygulanmasına dair birkaç örnek vermek gerekirse öncelikle; anlaşmazlıklar tırmandığında, oluşabilecek gergin ortamları yatıştırabilme, farklı görüşleri değerlendirerek buradan aldığı bilgileri ilerleme için kaynak olarak kullanabilme yeteneği EQ düzeyi yüksek bir çalışanın becerileri arasındadır.

EQ'su yüksek bir çalışan, kişisel ve sosyal yeteneklerini iş hayatına uygulamada başarılı olur. Kişisel yeteneklere örnek olarak bireyin tercihlerinden, başarılı olduğu alanlardan haberdar olması ve bunları doğru şekilde kullanabilmesi, ön sezgilerine güvenebilmesi ve içgüdülerini düzenleyebilmesi; özellikle de hedefine ulaşmada kendisine yardımcı olacak birikimini kullanarak yüksek motivasyon seviyesine ulaşması söylenebilir.

Sosyal yetenekleri açıklarken, iki nokta öne çıkar: Bunlar empati ve sosyal becerilerdir. Empati, kişinin karşısındaki insanı kendi yerine koyması ve onun duygularını, ihtiyaçlarını ve kaygılarını algılayabilmesidir. Hizmet sektörünün her alanında öne çıkan bu EQ özelliği müşteriye, anlaşıldığının, yardım edildiğinin ve önemsendiğinin hissettirilmesi açısından şarttır. Sosyal beceri ise kişinin karşısındakinden istediği karşılıkları ve yanıtları alabilme yetisidir. Kişilerarası iletişimin yoğun olduğu insan kaynakları, pazarlama, reklam gibi sektörlerde bu özelliğe sahip çalışanların işlerinde çok başarılı oldukları bir gerçektir. Örneğin, karşısındaki müşterinin kaygılarını anlayabilen bir pazarlama uzmanı, satış yapmakta diğer meslektaşlarına oranla daha başarılı olabilir. Ya da işveren açısından değerlendirildiğinde, çalışanları ile iyi ilişkiler kurabilen, onlara kendilerini güvende hissedecekleri ve yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri bir ortam sağlayan yönetici, çalışanlarının çıkardığı işlerden daha verimli sonuçlar alabilir.

Çalışanların EQ düzeyini yükseltmek ve bu konuda onları bilinçlendirmek için çoğu firma, seminer programları hazırlatıyor. Fakat bu programların hazırlanma sürecinde çoğu işverenin düştüğü yanılgı, EQ gelişiminin, haftada bir veya iki defa düzenlenen seminerlerle sağlanılabileceği düşüncesi... Oysaki EQ eğitimi, daha uzun vadede kişilerarası iletişim ve etkileşim gerektiren bir süreçtir. Bu etkileşimin yapı taşını karşılıklı diyalog ve empati oluşturur. Bu dialog ise kalabalık gruplarla değil; çalışanla EQ uzmanının birebir çalışmasıyla sağlanabilir. 
Özetle; özellikle sosyal yaşamda IQ kesinlikle yeterli değildir. EQ önceliklidir.Basmakalıp insanlar,ısrarcılar,rölantide yaşayan kişiler toplum içinde itici bulunurlar.Paylaşım için tercih edilmezler.Sevilmez,bir gruba dahil edilmek istenmezler.İkisinin bir arada olması mükemmeli doğurur.Velakin,EQ zirvededir.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Onları sadece parmak hareketlerinizle kumanda edebileceksiniz

Cep telefonları ''dokunmadan parmak hareketleri ile'' kumanda edilecek. Qualcomm'un üzerinde çalıştığı projeyle, mobil cihazından örneğin gazete okuyan bir kullanıcı, parmağını ekrana değdirmeden, ekran üzerinde soldan sağa doğru salladığında yeni sayfa açılacak.

Dünyanın en önemli yonga üreticilerinden ABD merkezli Qualcomm'un küresel pazarlama ve yatırımcı ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı William Davidson, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şirketinin hareket algılama sensörleri de dahil olmak üzere değisik kullanım teknolojilerinin mobil cihazlara entegre edilmesi konusunda çalıştığını söyledi. Davidson, gelecekte bu tarz yenilikleri destekleyen yongalarin piyasada olacağını ifade etti.

Bazı oyun konsollarında kullanılan hareket dedektörlerinin mobil cihazlara uygun olacak şekilde yeniden tasarladıklarını da anlatan Davidson, ''Cep telefonları vücut hareketlerimizin bir parçası olacak'' görüşünü dile getirdi.

-GÜNDE 2.7 MİLYON ADET YONGA SATIYOR-
Şirketi hakkında da bilgi veren Davidson, 25 yıl önce işe ilk başladıklarında 50 patentleri varken bugün binlerce patent dolayısıyla günde 2.7 milyondan fazla yonga sattıklarını bildirdi.

San Diego'daki merkeze bağlı olarak dünyada 140 ülkede faaliyet gösterdiklerini ve yılda 11 milyar dolarlık ciroya ulaştıklarını kaydeden Davidson, ''Qualcomm'un Android cihazlarda yüzde 50 üzerinde Pazar payi var. Microsoft Windows Phone, HP WebOS gibi yeni platformlarda da çıkan cihazların tamamı Qualcomm chipleri ile tüketiciye ulaşıyor'' diye konuştu.

-DİZÜSTÜ KADAR HIZLI VE GÜÇLÜ CEP TELEFONLARI-
Geçtiğimiz yıl 700'den fazla farklı cihazda Qualcomm chiplerinin kullanıldığını vurgulayan Davidson, ''Pazarın üst segmentindeki akıllı cep telefonlarına odaklanan sadece Snapdragon adlı yonga ürünümüz değişik cihaz üreticilerinden yaklaşık 75 modelde kullanıldı, 150 adet üretim halindeki modelde kullanılacak. Bunlarin 60 tanesi dual çekirdekli islemcili yani laptoplar kadar güçlü cihazlar'' dedi.

Türkiye'nin 3G'de çok hızlı bir büyüme yakaladığına dikkati çeken Davidson, ''Şu anda dünyada 1 milyarın üzerinde 3G kullanıcısı var ve 2014'e kadar 2.8 milyar olması bekleniyor'' görüşünü dile getirdi.

Davidson, şöyle devam etti:

''Qualcomm yarattığı tüm teknolojik inovasyonlari chiplere dönüştürüp cihaz üreticilerine entegre bir şekilde sunuyor. Uygulama işlemcisi, grafik işlemcisi, radyo ve modem teknolojileri gibi farklı özellikleri entegre bir şekilde tek bir chip`de alabilmek üreticiler için hem maliyeti, hem cihaz büyüklüğünü azaltıyor ve ayni zamanda cihazları pazara sunma hızlarını arttırıyor.

Bugün chip üreticileri içerisinde hem cihaz üreticileri (OEM), hem de direk operatörler ile ilişki içinde olan ve iki tarafın da ihtiyaçlarını anlayarak mobil chip üreten tek firma Qualcomm.''

20 Şubat 2011 Pazar

Böcekli fareli kakao ithalatı

4 yıl önce Türkiye'ye giren 5 bin tonluk böcekli kakaonun imha edilmediği ve piyasaya sürüldüğü biliniyor.
Şimdi merak edilen bu kakaoların hangi şirketlere satıldığı.Kamuoyu özellikle çikolata,kek gibi çocuklarıns evdiği ürünlerin imalatında kullanılan kakaoların ne olduğunu yanıtını istiyor.İşte yanıt aradığımız sorular:
1-Kakaoyu hangi şirketler aldı?
2-Satın alan firmalar kakaoyu hangi ürünlerde kullandı.
3-Bilirkişi raporunun ortaya çımasından sonra bu ürünler toplatıldı mı?
4-5 bin ton kakao çekirdeğinden ne kadar kek ve çikolata üretildi?


Bilirkişi kakao çuvallarındaki leş ile beslenen böcekleri tespit etmiş resmi tutanağını tutmuş. Bizimkiler çözüm olarak malı kurtarmak için fümigasyon yöntemi ile zehirli gaz kullanarak böcekleri öldürmüş. Peki kakaoya bulaşan zehir ne olmuş? Ulusal sağlık kuruluşları bu konuda ne diyor...???

18 Şubat 2011 Cuma

Her seferinde canımın acımasının daha azalacağını düşünürüm hep.Ama azalmıyormuş.Her sevdada çoğalıyormuş.Her gün büyük bir özenle koparırdım takvim yarpraklarını.Oh bu gün de bir gün daha eksildi diye.Her gün,bir dakika daha uzadı,daha geç karanlık olacak diye.Ama bu gün fakettim ki herkesin çok şaşırdığı bir sürü gereksiz bilgiyi o zamanlar öğrenmişim.Takvim yaprakları ne çok şey öğretmiş meğer bana.Canımın acısını atarken biber dolması bile yapmayı öğrenmişim.Ne iyi etmişim de aşık olmuşum.Bir diğerayrılıkta  kendimi avutmak için ,yazarların kronolojik sırayla kitaplarını okuyordum.O zamanlar anlamıştım en büyük mücadelenin insanın kendisiyle olduğunu.Artık onunla nerede karşılaşırım planları yapmama gerek kalmamıştı.O zaman anlamıştım kendisiyle oynanan oyunların en yorucu oyunlar olduğunu.Telefon on dakika içinde çalarsa beni arayan O'dur diye bitmek tükenmek bilmeyen on dakikalar beklemem gerekmiyor artık.O zamanlar anlamıştım on dakikaların asır olduğunu.Şimdi bir şey ifade etmeyeceğini nereden bilebilirdim.Ey aşk hadi öğret bana bilmediklerimi,eksik kalanları..

SAKLAMAK İÇİN

Koleksiyonculuk virüs gibidir.Bir başlayınca uçsuz bucaksız bir deniz olduğunu görürsünüz. Dağarcığımda çok fazla şey var.Kartpostallar,taş baskı,suluboya ve İstanbul boğaz haritaları vb.En son eğilimim de münferit konu çeşidinde gravür ve kartpostallar.Yapacağınız koleksiyonda bir tanım aralığı koyup,mümkün olduğunca o tanım aralığında derinleşmelisiniz.Yoksa ipin ucunu kaçırıyorsunuz.
Bu işe gönül verdiğimden bu yana tüm parçalarımı dönemsel şekilde kategorize ederim.Kompozisyon bütünlüğü benim için çok önemlidir.
Koleksiyonerlik sahip olma duygusundan geliyor sanırım.Ortaya yeni parçalar çıktığında anlıyorsunuz ki bir koleksiyoner ölmüş ve onun bu merakını devam ettirecek kimse yok.60 yaşında bir beyle tanışmıştım koleksiyonu kendinden sonraya kalabilsin diye bu tutkuyu oğluna aşılaşmış ve ikisi de toplayıcı.Bana "koleksiyonculuk anlamında aslında birbirimize rakibiz ama aile içinde kalsın diye böyle yaptım" diye anlattı.Koleksiyonerlik böyle bir tutku işte!.